Yıllar önce üniversitede okurken, bir hocamız bir kitap ismi vermişti bize “5 SEVGİ DİLİ” diye… Bir taraftan “Sevginin de dili mi olurmuş canım?!”, “Sevgi, sevgidir işte, evrenseldir!” diye düşünürken bir taraftan da kitabın ismi çok ilgimi ve merakımı çekmiş, bir an önce kitabı temin edip okumuştum…
Sevgi… Ne çok duyuyoruz ve biliyoruz değil mi sevginin önemini… Birbirimizi, annemizi, babamızı, eşimizi, çocuğumuzu, yakınlarımızı çok seviyoruz ama yine de bazen birçok problemler yaşayabiliyoruz. Peki ama bu kadar sevmemize rağmen nereden çıkıyor bu problemler? Neden hala kendimizi çok yalnız ve sevgisiz hissediyoruz?
İşte bu kitabı okuduktan sonra bu soruların cevabını bulmuştum!
KARŞIMIZDAKİ İNSANIN SEVGİ DİLİNİ BİLMEDİĞİMİZDEN!
Ben bu cevabı bulmanın mutluluğunu yaşarken bu yazının okuyucuları olan sizlerle bunu paylaşmanın beni daha mutlu edeceğini hissettim; bu yüzden de bu yazıda bu bilgileri kendi dilimden, kendi anlatımımla sizlerle paylaşmak istiyorum…
İçimizde bir ‘Sevgi Kovası’nın olduğunu, bu kovayı sevgiyle doldurmanın hayatımızın en önemli ihtiyaçlarından olduğunu, ailemizle ve sağlıklı yollardan bu kovayı sevgiyle doldurmadığımızda her ne pahasına olursa olsun, yanlış yollar ve kişiler aracılığıyla da olsa bu kovayı sevgiyle doldurmaya çalıştığımızı biliyor muydunuz?
Her insan sevilme, fark edilme, değerli olma ihtiyaçlarıyla dünyaya gelir… Bu ihtiyaçların ilk olarak karşılanması gereken yer hiç şüphesiz ailedir.
Çocuğumuzun içinde de bu sevgi kovasından var ve eğer biz aile içerisinde, çocuğumuzla kurduğumuz iletişimde bu kovayı dolduramıyorsak, o bir şekilde o kovayı dolduracaktır.. bu kova bazen ona kendini değerli hissettiren yanlış arkadaşların sahte sevgisiyle olacaktır, bazen de yanlış alışkanlıklar ile… ama eğer biz o sevgi kovasını doldurabilirsek bunların hiçbirine ihtiyaç bile duymayacaktır çocuğumuz…
HER İNSANIN BİR ‘SEVGİ DİLİ’ VARDIR… SEVGİSİNİ GÖSTERME ŞEKLİ VARDIR…
Bir düşünsenize, Fransızca bilmeyen bir insanın karşısına geçsek ve Fransızca dünyanın en güzel hikayelerini anlatsak, en güzel bilgilerini versek bu onun için bir şey ifade eder mi? Tabi ki etmez… Aynı bunun gibi biz karşımızdaki insana onun anlamayacağı bir dilden sevgimizi ne kadar göstermeye çalışırsak çalışalım, o insan sevildiğini hissedemeyecek ve sevildiğine tam olarak inanamayacaktır.
Peki insanların sevgi dilleri nasılmış, gelin buna bir bakalım…
- Sevgi Dili: NiTELİKLİ BERABERLİK
- “Baba, akşam vakti evine döndüğünde altı yaşındaki küçük kızını kapıda beklerken görmüş. Babasını görür görmez, “Baba bir saatte kaç para kazanıyorsun?” diye atılmış çocuk. Beklemediği bir soruyla karşılaşan adam “Yirmi Lira” diye yanıtlayınca, gözleri pırıl pırıl açılan küçük kız, bu defa da “Bana on Lira verir misin?” diye sormuş. Adam henüz kapıdan içeriye girerken, kızının bu tutumuyla karşılaşınca, sinirlenerek onu azarlamış: “Bütün işte kafam patladı, bir de senin oyuncak hesabını mı yapacağım akşam akşam!”. Küçük kız önce korkarak bir adım geri çekilmiş, sonra da alt dudağını kıvırarak ağlamaklı bir şekilde odasına koşmuş. Kıyamadığı çocuğunun o dudak büküşü ve dolu dolu olan gözleri, adamın içine oturmuş ve kısa bir süre sonra çocuğunun arkasından odasına gitmiş. “Sana kızdığım için üzgünüm kızım. Ama sen de daha kapıdan girer girmez…” derken, çocuk yastığının altından bir sürü bozuk para çıkarınca, babası tekrar sinirlerine hakim olamamış: “Hem paran var, hem de hala para istiyorsun!”. Tekrar mahzunlaşan ve dudağı kıvrılan kız “Ama babacığım, bu paralar senin” demiş ağlamaya meylederek ve eklemiş: “Tam yirmi liram oldu; bana bir saatini verir misin?”
Ne dersiniz bazen bizim çocuğumuz da bu çocuk gibi hissediyor olabilir mi? Bizimle bir saatin hasretini bu denli yaşıyor, bizimle bir saat geçirebilmek için can atıyor olabilir mi?
“Ama ben çocuğumla bol bol zaman geçiriyorum, günümün çoğu onunla geçiyor” diyebilirsiniz… Buradaki kastımız birlikte ‘Nitelikli’ zaman geçirmek…
Nedir ‘Nitelikli Zaman’?
Çocuğumuzun yaş ve gelişim özelliklerini göz önünde bulundurarak onun ruhsal ve bedensel gelişimine destek olmaktır… Çocukla birlikte oyun oynamaktır… Onunla birlikte parkta koşmaktır… Onunla birlikte resim yapmaktır… Onunla birlikte kek, pasta, börek yapmaktır… Evin şeklini değiştirirken, alışveriş yaparken onun da fikirlerini almaktır… Onunla birlikte oturup dertleşmektir… Onunla birlikte maç izlerken tuttuğun takım gol attığında birbirine sarılmaktır… İyi bir şeyler yapmak için çabaladığında ona destek olmaktır… Yanlış şeyler yaptığında kişiliğine yönelik eleştiri yapmadan, sabırla yaptığı davranışın neden yanlış olduğunu anlatmak ve ona olumlu model olmaktır… Onunla birlikte yürüyüş yapmaktır…
Kısacası onun sevgi diliyle onunla iletişime geçmek, onu anladığımızı ve ona olan sevgimizi ona hissettirmektir…
Arthur Sells der ki:
”Gün boyunca meşguldüm; oynamamızı istediğin küçük oyunları seninle oynamaya zamanım olmadı. Sana pek zaman ayıramadım. Elbiselerini yıkar, dikiş diker, yemek yapardım, ama resimli kitabını getirip yaşadığın zevki benimle paylaşmak istediğinde ‘daha sonra oğlum’ derdim. Uyuduktan sonra üstünü örter, dualarını duyar, ışığı kapatır ve parmaklarımın ucuna basa basa kapıya yönelirdim. Keşke bir dakika daha kalsaydım. Çünkü yaşam kısa, yıllar hızla akıp gidiyor; küçük bir çocuk çok hızlı büyüyor. Değerli sırlarını tuttuğunuz küçük çocuğunuz artık yanınızda değil. Artık resimli kitaplar ortadan kalktı, oynanacak oyun yok. Bunların hepsi geride kaldı. Bir zamanlar meşgul olan ellerim hala yerinde; günler boş ve uzun. Keşke geri dönüp benden istediğin o küçük şeyleri yapabilme fırsatım olsaydı…”
Ne dersiniz bir gün biz de bu pişmanlıkları yaşar mıyız?
- Sevgi Dili: ONAY SÖZLERİ
Yunus Emre der ki; Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz…
Sözlerin hayatımızda ne kadar önemli olduğunu ne güzel özetledi değil mi şu birkaç mısra…
Sözler önemlidir, hele de sevgi dili ONAY SÖZLERİ olan insanlar için çok daha önemlidir. Bazı insanlar olumlu onay sözleri duymadan sevildiğini hissedemezler… Ona sevgimizi hissettirmenin yolu ona olumlu onay cümleleri kurmamızdır, “Ooo bu elbise sana ne çok yakışmış!”, “Bu işi ne kadar da güzel çözdün, tebrik ederim!”, “Arkadaşına yardım etmen harika bir davranış!”…
- Sevgi Dili: ARMAĞAN ALMA
Armağanlar sevginin görsel sembolleridir. Sıkıntılı bir anında çocuğumuzun yanında olmak, ona vereceğimiz en büyük armağandır. Armağanlarımızın her zaman verilmesi gerekmez, büyük ve pahalı şeyler olmasına da gerek yoktur üstelik. Hediyeler, karşımızdaki insanın gözünde değerli olduğumuzu hissettirdiği için bizim için kıymetlidir. Çocuğumuzun da sevgi dili ‘Hediye Alma’ ise ve biz çocuğumuza sevgimizi hissettirmek isteyen bir ebeveyn isek gelin arada sırada onu şaşırtıcı küçük hediyeler alalım… Bazen hoşlandığı bir oyuncak, bazen sevdiği keki birlikte yapmak, bazen küçük bir çikolata, bazen tatlı bir söz, bazen birlikte oyun oynamak…
- Sevgi Dili: HİZMET DAVRANIŞLARI
Bazen çocuğumuz onun bizden beklediği davranışları ve fedakarlıkları yapmadan onu sevdiğimizi hissedemez. Hizmet davranışları ile, çocuğumuzun bizden beklediği, yapmamızdan hoşlandığı davranışları kastediyorum. Okuldan geldiğinde onun için sofrayı hazırlamak, onun sevdiği yemeği yapmak… Bazen bizim için çok basit olan küçük davranışlarımız çocuğumuzun kendini değerli hissetmesi için hayati öneme sahip olabilir…
Çocuk gelişim alanlarında çok sayıda araştırma şu sonucu vermiştir. Kucaklanan ve öpülen çocuklar uzun zaman süreçlerinde fiziksel temastan mahrum bırakılmış çocuklara nazaran daha sağlıklı bir duygusal yaşam geliştiriyorlar.
Çocuğumuza sarılmamız, onu öpmemiz, yanağını okşamamız, yeri geldiğinde onunla güreşir gibi oynamamız… bazen sevgimizi göstermenin en güzel yollarındandır…
Birbirimizin ‘Sevgi Dili’ ile konuşabilmemiz, sevildiğimizi hissetmemiz ve sevgimizi en güzel şekilde hissettirebilmemiz dileklerimle… Meral KAYA
Psikoterapist / Psikolojik Danışman