İnsan hayatının her döneminde geçmesi gereken önemli virajlar vardır. Bu virajlar bazen fark edilmeden kolay bir şekilde geçilirken, bazen de çok sıkıntılı bir süreç halinde gerçekleşebilir. Tuvalet eğitimi de bu önemli süreçlerden biridir. Ebeveynler tarafından bebeklikten çocukluğa geçiş olarak adlandırılan çocuğun bir basamak atladığının göstergesi olarak kabul edilen bir gelişmedir. Çocuk için ise başta kontrol, girişimcilik, asilik, uysallık, cimrilik ve cinsel problemler gibi hayatını şekillendiren bir çok durumun başladığı kritik noktadır. Bireysel farkındalık göz önüne alınarak değerlendirildiğinde genel olarak tuvalet eğitimi için fizyolojik, bilişsel ve ruhsal anlamda iki yaş uygun bir zaman olarak kabul edilir. Bu yaş döneminde çocuğun kaslarının gelişmesi, tuvaletinin kontrol etmesi gerektiğini bilmesi ve duygusal olarak kontrol edince bir haz alması gerekmektedir. Tuvalet eğitiminin başlangıcı çocuğun anne ile kurduğu ilişkide farklı bir boyutun başladığının göstergesidir. Herşeyden önce bu zamana kadar otoriter ve yönetici olan anne, ilk defa çocuğun karşısında otoritesini kaybetmeyle karşı karşıyadır. Çocuktan istediği her şeyi alabilen ve çocuğa istediğini yapabilen anne, ilk defa çocuğun içinden bir şeyi almak için çocuğun vermesini beklemek zorundadır. Çocuk bundan çok haz alır çünkü kontrol kendinde ve anne acizdir. Tuvalet eğitiminde baskıcı bir tutum izleyen ve otoriter olan ebeveynlerde çocuk ebeveynle inatlaşacaktır. Özellikle annenin istediği yerde ve zamanda yapmayıp onun istemediği yerde ve beklemediği bir zamanda yaparak otorite savaşını sürdürmek isteyecektir. Çocuğun bu tutumuna karşı anne çocuğu cezalandırır ve kontrolü ele almaya çalışırsa çocuk için tercih yapabileceği iki seçenek kalır. Ya cezadan kaçmak için otorite savaşından vazgeçecek, kendi düşünce ve istekleri yerine başkasının istediğini yapacak, ya da anne ile inatlaşmaya devam ederek anneyi vaz geçirip otoriteyi ele almak isteyecek, hayat boyu istediği her şeyde inatla savaşacaktır. Her iki durum da çocuğun gelişimi için sağlıklı değildir. Otoriteye boyun eğen çocuk gerekli yerde hakkını savunamayabilir, kurallara aşırı bağlı, söyleneni sorgulamadan kabul eden, prosedür ve bürokrasiden çıkıp asıl yapması gerekeni yapamayan ve çekingen pasif bir kişilik sergileyebilir. Otoriteye karşı çıkan çocuk ise sosyal ilişkilerinde ve kurallara uyma konusunda sorun yaşayabilir. Toplum ve aile tarafından uyumsuz biri olarak kabul edilir. İletişim kurmaktan kaçınılabilir. Tuvalet eğitiminde çocukla aşırı ilgilenen ebeveynler bu süreci çok fazla önemseyerek tuvalet eğitimini ön plana çıkardığı zaman, çocuk tuvaletini yapmak istemez. Çünkü yaptığında ebeveynin ilgisini kaybedecek ve kakasının bir değeri kalmayacaktır. İlgiyi sürekli görmek isteyen çocuk, kakasını daha fazla içinde tutmaya çalışır. Kaka çocuk için içinde tuttuğu, sahip olduğu sürece değerli olacak, dışarı çıkınca bir anlam ve değeri kalmayacaktır. Bu durum da çocukta daha fazla şeye sahip olma ve bunu başkasıyla paylaşmama düşüncesi oluşturabilir. Biriktiren, cimri, koleksiyoncu, bilgiyi paylaşmayan ve daha fazla şeye sahip olmak isteyen bir yapı ortaya çıkabilir. Okul yıllarında bildiğini söylemeyen, sınavda kağıdına kapanıp kopya vermeyen çocuklar ile iyi yaptığı yemeğin tarifini vermek istemeyen bayanlar buna örnek olarak gösterilebilir. Bu yapı sosyal çevrede kabul görmeyen ve dışlanan bir yapı olduğu için sağlıklı bir ilişki kurma yeteneğinin gelişmesi engellenmiş olunabilir. Çocuk hazır olmadan başlanan tuvalet eğitimi çocuk için yeni ve zor bir sürecin başladığının göstergesidir. Fiziksel olarak hazır olmadığı için ebeveynin istediği tuvalet kontrolünü yapamaz. Ebeveynin bu davranışı kazandırmak için her teşebbüsü çocuk için yeni başladığı ve başarısız olduğu bir süreci tekrarlamak olacaktır. Tekrarlanan bu davranış ve başarısızlık duygusu, çocuğun bundan sonraki girişimlerinde, ya başarısız olursam, ya da zaten yapamayacağım düşüncesini oluşturacak ve hayatında başarısızlık duygusunu tekrar yaşama korkusu etkili olacaktır. Olumsuz duyguyu yaşamaktansa başlamamak daha kolay gelecektir. Bu durum çocuk yeni durum ve şeylere kaygıyla yaklaşma girişimcilik, liderlik, fırsatları yakalama, anı iyi değerlendirme, yöneticilik ve organize etme gibi alanlarda geride kalmasına ve bu alanlardaki yetilerinin başlamadan engellenmesine sebep olabilir. Çocuk tuvaletini yaptığı zaman ona olumsuz yaklaşıp, iğrenerek bakıldığında ve azarladığında, tuvaletini kötü ve istenmeyen bir şey olarak düşünecektir. Cinsel kimliğin farkında olmayan ve cinsiyeti ayırt eden organ ile, tuvaletini yaptığı organın farklı olduğunu ayırt edemeyen çocuk, tuvaletle cinselliği eşleştirecek ve cinselliğin kötü ve rahatsızlık veren bir olay olduğunu düşünebilecektir. Bu durumda yetişkin hayatında cinsel problemler yaşayan, cinsellikten zevk alamayan ve cinsellikten kaçan bir yapının ortaya çıkmasına sebep olabilir. Evlilikle ilgili problem yaşayan, evlilikten kaçan yapıların bazıları buna örnek gösterilebilir. Doğal hayata yapılan bilinçsiz müdahale olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilir. Ebeveynler için basit olabilen tuvalet eğitimi çocuğun hayatında önemli bir yere sahiptir. Hayat boyu izlerini taşıyacağı bir süreçtir. Ancak destek ve eğitim ile bu olumsuzluklar giderilebilir. Yerinde ve zamanında yapılan tuvalet eğitimi çocuğun gelişimini desteklerken hatalı yaklaşım gelişimin o dönemin sorunlarında kalmasına sebep olabilir. Ebeveynlerin bebeğin dünyasıyla ilgili eğitim almaları bir çok sorunun başlamadan bitmesini sağlayacak ve çocuk için iyi bir hayatın temelini atmalarını sağlayacaktır. Tuvalet eğitimi bunlardan sadece bir tanesidir.
Uzman Klinik Psikolog EYÜP AKIN