İnsan, yapısı gereği sosyal bir varlıktır ve insanların birbirleriyle yakın ilişki kurması kişiyi hayatta tutan en önemli şeylerden biridir. İnsanlar, bu yakın ilişkiyi bazen ‘bağlılık’ bazen de ‘bağımlılık’ olarak deneyimlerler. Bağlılık ve bağımlılık görünüş şekilleri olarak birbirlerine çok benzerler ve sıklıkla birbirlerine karıştırılırlar. Hatta öyle ki, kişi karşısındaki insana bağımlı olduğunun farkında bile olmayabilir.
Peki bağlılık ile bağımlılığı birbirinden nasıl ayırt edebiliriz?
Bu sorunun cevabını bulabilmek için öncelikle bağlılık ve bağımlılığın neler olduğuna kısaca bir göz atalım.
Dr Cem KEÇE bağlılık ve bağımlılığı şu şekilde tanımlıyor: “İlişkilerde ‘bağlılık’, bir kişiye özgürce sevgi ve saygı ile yakınlık duymak ve yakınlık göstermek demektir; ‘bağımlılık’ ise, başka bir kişiye bağlı olmak, muhtaç olmak, özgür ve özerk olmamak demektir.”
Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere bağlılıkta özgürlük, bağımlılıkta ise muhtaçlık ve esaret vardır.
Bağlılığı biraz daha açacak olursak, bağlılık; kişinin eşiyle, çocuğuyla, anne babasıyla ya da bir başka kişi ile birbirine değer vermesi, birbirini sevmesi, yeri geldiğinde birbirine destek olması, yeri geldiğinde birlikte gülüp birlikte ağlayabilmesi; ama yeri geldiğinde de birbirine alan tanıması, yalnız kalabilmesi, onsuz da var olabilmesidir.
Bağımlılıkta ise durumlar biraz daha farklıdır. Bağlılık ile bağımlılık arasındaki farkı daha iyi anlayabilmek için duygusal bağımlılığın işaretlerine bir göz atalım.
*Bağımlılık bir nesneye, kişiye ya da varlığa karşı olabilir. Bu yazıda üzerinde durduğumuz bağımlılık türü ise kişilere karşı hissettiğimiz ‘duygusal bağımlılık’tır.*
Karşınızdaki insana ‘bağımlı’ olduğunuzu gösteren 7 işaret:
- Kişisel alanın olmaması: Hayatta yaptığınız her şeyi karşınızdaki kişi ile birlikte ya da onun haberi olacak şekilde yapıyorsanız, ona haber vermediğinizde suçluluk hissediyorsanız ya da o olmadığında yaptığınız şeyden keyif alamıyor, hep bir eksiklik hissediyorsanız (onsuz içtiğim suyun bile tadı yok),
- Karşıdaki kişiyi kontrol etme: Karşınızdaki kişinin davranışlarını sürekli kontrol altında tutmaya çalışıyorsanız, nereye gittiğini ne yiyip ne içtiğini sürekli takip ediyor, size haber vermeden herhangi bir faaliyette bulunmasını kabullenemiyorsanız (nasıl olur da bana haber vermeden arkadaşlarınla buluşursun?!),
- İki ayrı insan olduğunun farkında olmama ya da öyle davranamama- Tek vücut tek ruhmuş gibi davranma: Sürekli karşınızdaki insanla aynı şeyleri sevip aynı şeyleri sevmeyelim, hemen her konuda aynı fikirde olalım gibi bir beklentiniz varsa (aynı takımı tutalım, aynı şeyleri yiyelim vb.),
- Aşırı uyumlanma: Karşıdaki kişi “şunu yapalım mı, şuraya gidelim mi” dediğinde hemen “tamam olur” deyip ona uyumlanıyor, aklınıza onun söylediğinden farklı bir yol gelmiyor ya da gelse bile ilişki bozulmasın diye bu fikri ifade etmiyorsanız,
- Hayır diyememe: Karşınızdaki kişi sizden bir şey istediğinde, o an canınız o şeyi yapmak istemese bile onu reddedemiyorsanız,
- Yalnız kalamama: İletişim kuramadığınızda korku, panik, terk edilmişlik, hiçlik, boşluk vb duygular yaşıyorsanız,
- Anlamsızlık: Onsuz hayatınızın bir anlamı olmadığını düşünüyor, onsuz bir hayat düşünemiyorsanız,
Bu belirtilerden birkaçına sahipseniz karşınızdaki kişiye karşı duygusal bağımlılığınızın olduğunu söyleyebiliriz.
Özetle; ‘bağlılık’ yakın ilişki kurarak bizi hayata bağlayan, aynı zamanda özgür ve güçlü hissetmemizi sağlayan bir duygu iken ‘bağımlılık’ bizi güçsüzleştiren, kendimiz olmamızı engelleyen ve bir anlamda bizi köleleştiren bir duygudur.
Peki ya siz çevrenizdeki insanlara bağlı mısınız, yoksa onlara bağımlı mısınız?
Sözü, Nazım Hikmet’in, bağlılığı çok güzel özetleyen şu ifadeleriyle tamamlayalım:
“YAŞAMAK BİR AĞAÇ GİBİ HÜR VE TEK, BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE…”
Meral KAYA
Uzman Klinik Psikolog