Her insanın hayatı ayrı bir yolculuk… Kimininki çok neşeli, keyifli, huzurlu, “hiç bitmese” dedirten bir yolculuk; kimininki ise gergin, mutsuz ve umutsuz, “bir an önce bitse” dedirten yorgunluk verici bir yolculuk…
Peki bu yolculuğun keyifli mi yoksa sıkıcı ve yorucu mu geçmesine sebep olan şey ne?
Bu sorunun cevabı sanırım yolculuk için elimizde olan iki bilette saklı!
Yolculuğumuzun nasıl geçeceğini belirleyen ilk bilet dünyaya gelmemize vesile olmuş ve bizi büyüten anne babamız tarafından elimize tutuşturulmuş adeta… Birazda anne ve babamızın elinde de olamayan, ‘kader’ diyebileceğimiz, çocukluk dönemindeki yaşantılarımız bu bileti oluşturuyor.
Bu ilk bilette çok fazla söz sahibi değiliz ne yazık ki… Bu bileti seçme ya da değişme şansımız yok. Bu biletle çıktığımız yolda geçtiğimiz yollar, yolculuk yaparken yaşadığımız şeyler (Dünyaya gelirken istenen ve beklenen bir bebek olup olmamamız, bebeklik döneminde anne ve babamızla kurmuş olduğumuz iletişimin sağlıklı olup olmaması, onlardan ihtiyacımız olan sevgi, şefkat ve güven gibi kişiliğimizin yapıtaşı olacak duyguları alıp almamamız, gerçek kendiliğimizin, gerçek ihtiyaçlarımızın fark edilip yerinde ve yeterince karşılanıp karşılanmaması, bebeklik ve çocukluk döneminde anne, baba yada sevilen birinin kaybı gibi travmalara maruz kalmış olup olmamamız yada farklı travmatik yaşantılarımızın olup olmadığı gibi…)hayat yolculuğumuzun nasıl geçeceğinin belirliyor neredeyse…
Neredeyse diyorum; çünkü seçme ve değişme şansımızın olmadığı bir bilet ile başlayan uzun yolculuğumuz hep aynı biletle ve (iyi ya da kötü) hep aynı şekilde gitmemeli… Bu yolculuk bizim kendi yolculuğumuz ise gideceğimiz güzergâhlara kendimiz karar verebilmeli ya da yolculuğu nasıl yapacağımız konusunda söz sahibi olabilmeliyiz!
Evet, tam da burada devreye ikinci bilet giriyor: Ergenlik…
Birinci bilet iyi ya da kötü bir şekilde hayat yolunda bizi belli bir yere kadar götürüyor. Bir durağa (ergenlik) geldiğimizde ise ilk biletin geçerliliği kalmıyor. Bu durakta iki seçenek bekliyor bizi: biletin süresini uzatmak ve bu zamana kadar geçirdiğimiz yolculuğa aynen devam etmek, ya da biraz uğraşarak, belki üstüne bi ücret ve bedel ödeyerek bileti değiştirip başka bir yoldan, başka bir şekilde yolculuğumuza devam etmek (geçmişten getirdiğimiz olumsuz döngüleri kırarak yeni ve daha sağlıklı iletişim yolları bulmak, geçmişten getirdiğimiz ve yolculuğumuzun kötü geçmesine sebep olan bazı kişilik özelliklerimizi, ilişki biçimlerimizi daha işlevsel hale dönüştürmek, kişiliğimizi ‘olmak istediğimiz kişi’ olarak ve öznel olarak yeniden yapılandırmak… yada var olan hayatımız ve kişiliğimiz bizi çok rahatsız etmiyorsa bu hayattan daha çok keyif almayı öğrenmek…)…
Bu ikinci seçenek hiç de söylendiği kadar kolay değil elbette… Ama ‘ergenlik’ denilen, ortalama 12-21 yaşlarını kapsayan bu çalkantılı dönem o kadar kıymetli ki… Bu dönemde kişiliğin bir hamur misali yeniden şekillenebilmesi, o zamana kadar durgun olan kişilik denizinin –dibindeki hazineleri buldurmak istercesine- dalgalanması ile Yaradan adeta şunu söyler bize: “Bu zamana kadarki yolculuğunun nasıl geçeceğine sen karar veremedin; ama sana bir şans daha, bir bilet daha veriyorum, bu sefer her şey senin istediğin ve tercih ettiğin gibi olacak!”…
…Ve her birimiz ergenlik adı verilen bu dönemde hayat yolculuğumuza (kişiliğimize, ilişkilerimize vs.) dair seçimler yaptık –yada yapıyoruz-… Ve bu yaptığımız seçimler belki de bundan sonraki hayatımızın tümünü şekillendiren seçimler…
Peki ya ikinci biletin kıymetini bilememişsek, geçmişten süregelen yolculuğa aynen devam edip gitmişsek yada yolculuğumuzu olumsuz anlamda değiştirmişsek, bu yolculuk halen bize acı verip bizi mutsuz ediyorsa ve ergenlik durağını çoktan geçmişsek…
Her şey bitti mi yani?
Hep bu mutsuzlukla ve yorucu bir şekilde mi geçecek bu hayat yolculuğu?
İşte tam burada devreye üçüncü bir bilet giriyor: PSİKOTERAPİ!
Psikoterapi hayat yolculuğunda yol güzergâhını istediğimiz ve bizi daha gerçek, daha içten ve huzurlu hissedebileceğimiz yönde çevirme ya da var olan güzergâhta ilerlemenin tadını çıkarmayı öğrenme süreci ve üçüncü bir bilettir!
Psikoterapi daha önce yanlış yerleştirilen ya da eksik parçaları olan bir yapbozun gerekli yerlerindeki parçalarının dağıtılarak ve eksik parçaları bulunarak her bir parçanın yerli yerine konulması sürecidir…
Eğer siz de hayat yolculuğundaki ilk biletin seçimi elinde olmayan bir çocuğun, bu yolculuğunun nasıl geçeceğini şekillendiren bir ebeveynseniz, ya da ikinci durakta olan ama bileti ve yolu nasıl değiştireceğini tam olarak bilemeyen ya da bu konuda desteğe ihtiyaç duyan bir ergenseniz, ya da ilk iki bilette güzel bir yolculuk yaşayamadığını hisseden; ama hayat yolculuğunun bundan sonraki kısmını daha güzel ve huzurla geçirmek isteyen bir yetişkinseniz… Bir psikoterapistten destek almayı ertelemeyin…
İyisiyle, kötüsüyle, her halinden çok şey kazanacağınız; beklentilerinizi karşılayabileceğiniz, huzurla ve tadını çıkararak ilerleyebileceğiniz ve yolculuğun sonunda geriye dönüp baktığınızda bütünlük hissiyle ‘İyi ki…’ diyebileceğiniz güzel bir yolculuk geçirebilmeniz dileklerimle…
Meral KAYA
Psikoterapist & Psikolojik Danışman