Terapi odasında çift meselelerini ve anlaşmazlıklarını dinlerken neredeyse hiç es geçilmeyen bir kısım var ki o da çiftlerin farklılaştıkları kısımlardır. Evet farklılaşmaları elbette normal ama farklılıkları ilişkileri için tehdit ve tehlike olarak algılayıp dönüştürmeye çalışmaları sorun haline gelmektedir. Tabi farklılığın boyutu ve derinliği de anlaşmazlığı önemli düzeyde etkilemektedir. Farklılıklar bazen davranış seviyesinde olabiliyor; örneğin stres ve sıkıntıyla baş etmede çiftlerden biri sorunu o an oturup konuşmayı isterken diğeri ortamdan uzaklaşmayı ve sorunu soğumaya bırakmayı tercih edebiliyor. Farklılıklar duygular seviyesinde olabiliyor; örneğin birini mutlu eden bir durum diğerini mutlu edemeyebiliyor ve bu noktada birbirlerinin hislerini yargılayabiliyorlar. Farklılıklar algılar seviyesinde olabiliyor; bir durumla ilgili farklı görüş inanç veya değerlendirmeye sahip olabiliyorlar ve birbirlerini inandırmaya çalışabiliyorlar. Farklılıklar beklentiler seviyesinde olabiliyor; yani bir kadından beklentiler veya bir erkekten beklentiler konusunda çatışabiliyorlar. Yine farklılıklar özlemler seviyesinde olabiliyor; kimisi ilişkide daha çok emniyetin olmasını istiyorken bir diğeri daha çok kabul veya takdirin olmasını arzulayabiliyor. Bu farklılıklar listesi uzayıp gider. Asıl önemli olan farklılıkların olması değil farklılıkların nasıl ele alındığı ve nasıl çözümlendiği meselesidir. Çiftler genelde çözme noktasında takılıp kalırlar çünkü genelde farklılığı ilişki sistemleri için bir tehdit olarak algılarlar. Halbuki V. Satir’in dediği gibi bizler aynılıklarımız üzerinden bir araya gelir farklılıklarımız üzerinden zenginleşiriz.
Farklılıklar Çözüme Ulaşmadığında
Farklılıklar çözümlenmediği sürece ilişkiyi gitgide tahrip etmeye ve eşleri birbirlerine karşı tepkisel bir noktaya çekmeye sebep olur. Bu noktada eşler dostluktan çıkıp kazananı asla olamayacak olan bir savaşa girerler. Bu savaşla birlikte John Gotmman’ın geliştirmiş olduğu mahşerin dört atlısı artık aralarındaki ilişkiye davet edilmiş olur. Mahşerin dört atlısından ilki eleştiridir. Bazen eleştiri ile yakınma kavramları karıştırılır ama ikisi arasında çok ciddi farklar vardır. Yakınma sadece bir eyleme yönelikken eleştiri daha geneldir ve karşıdaki kişinin karakterini hedef alır. İkinci atlı ise hor görme/aşağılamadır. Aslında hor görme/aşağılama bu dört atlı içinden ilişkiyi en çok zehirleyen atlıdır. Örneğin iğneleme, kuşkuculuk, sıfat yakıştırma, göz devirme, alay etme, tiksinme bu atlının getirdikleri şeylerdir. Üçüncü atlı olan kendini savunma ise eşlerin artık enerjilerini ilişkiden alıp kendilerini korumaya verdikleri bir süreci getirmektedir. Son yani dördüncü atlı ise duvar örme/ görmezden gelme diğer atlılara kıyasla birlikteliğin daha sonraki aşamasında gelir ve aslında artık ilişkiyi ortadan kaldırmaya yönelik bir işleve sahiptir. Böyle bir problem yaşıyorsanız uzman psikolog yardımı alınabilir.
Farklılıkları Tecrübe Olarak Görme
Eşler her ne kadar kişisel olarak algılamaya eğilimli olsalar da bazen farklılıkları sadece farklılık olarak görüp birbirlerinin deneyim repertuarına ekleyebilecekleri bir yeni tecrübe olarak görme seçenekleri de mevcuttur. Yani bende olmayan bir şeyi senden alabilirim bu ilişkimiz için bir tehdit değil yeni bir tecrübe alanıdır perspektifiyle farklılıklarımızı yeni bir gözle değerlendirip ilişkimizi zenginleştirebiliriz.
Bizler aynılıklarımız üzerinden bir araya gelir farklılıklarımız üzerinden zenginleşiriz.
V. Satir
Feyyaz ASLAN
Aile ve Çift Terapisti& Uzm. Psk. Dan.