Normallik nedir? Normallik genellikle iyi döşenmiş bir yol gibidir; yürümesi kolay, ancak üzerinde bir tek çiçek yetişmeyen bir yoldur. Vincent Van Gogh’un bu ifadesi, aslında ruh sağlığı uzmanlarının normallik kavramına bakışını da özetler. Psikolojik tanılar, tedavi ve destek programlarının planlanmasında bir yol haritası sunar; fakat bu tanılar hiçbir zaman bir insanı tamamen tanımlayacak kadar güçlü değildir. Her birey kendine özgü, eşsiz bir dünyadır.
Günümüzde tanı koyma ile ilgili bilgilere hızla ulaşabiliyoruz, hatta çoğu zaman kendimize bile tanı koymaya çalışıyoruz. Ancak tanılar bazen etiketleme ve stigmatizasyon sorunlarına yol açabilir. Bu durumda tanılar, yarardan çok zarar getirebilir. Gerçekte, farklı hastalıklardan çok, farklı hastalar vardır. Psikolojik rahatsızlıklar özneldir ve birçok fizyolojik hastalık dahi kişiden kişiye farklı seyrederken, psikolojik rahatsızlıklar elbette herkes için aynı şekilde seyretmez.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)‘ye göre, normallik, herhangi bir psikolojik sorunun olmaması değil, sorunlara rağmen hayatın işlevlerini sürdürebilme kapasitesine sahip olmaktır. Bu bağlamda, yaşamı sürdürebilmek için hayati işlevleri yerine getirebilen bir kişi, psikolojik normallik tanımına girer.
İnsanın yalnızca bir tas çorba ve bir hırka ile yaşamını sürdürebilecek kadar ermiş bir duruma gelmedikçe, az ya da çok psikolojik sıkıntılara sahip olması oldukça doğaldır. Psikolojik olarak sağlıklı bir insan, çevresini, doğayı ve kendini sevebilir; kendisine ve çevresine katma değer yaratabilecek şeyler üretebilir. Geçmişte kaybettikleri için üzülebilir, eksiklikleri hissedebilir ve yenilikler için alan açabilir. Bu özellikler, psikolojik normalliğin birer işareti olarak değerlendirilebilir.
Psikolojik sıkıntılar, çoğu zaman sorunu doğrudan ortadan kaldırarak değil, kişinin baş etme becerilerini güçlendirerek hafifletilebilir. Kişi, güven hissettikçe, ait olma duygusunu pekiştirdikçe, çevresine ve dünyaya bir şeyler verip değer kattıkça kendine olan güveni artar. Bu süreçte psikolojik belirtiler de azalır. Tarafsız bir gözle kendini tanıdıkça, kişisel becerilerini kullanma cesareti artar. Özellikle psikolojik dayanıklılık geliştikçe, kişi hayatın zorluklarıyla baş etme gücünü de artırır.
Sonuç olarak, psikolojik normallik kavramı, bir bireyin sorunlarını tamamen ortadan kaldırmak değil, onları yönetebilme kapasitesine sahip olma halini ifade eder. Bu becerilerin gelişmesiyle birlikte, psikolojik rahatsızlıkların şiddeti de azalır; kişinin kendine olan güveni ve hayata olan desteği arttıkça, yaşanan zorluklarla baş etme yeteneği de güçlenir.
Kurtköy psikolog için detaylı bilgi ve randevu için tıklayın.