Yalnız kalmaktan yüreği titreyen, sevilmek ve kabul edilmek için elideki eteğindeki herşeyikaşısındakine döken,’hayran olunası bir imaj’ için tüm imkanlarını reklam çalışmalarına seferber eden,halının ortasında oynayıp herkesin kendisini izlemesini isteyen,ilişkinin içinde cıngar çıkarmadan rolünün hazzına varmakta zorlanan,birisini yanına çekemediğinde, diğer iki kişinin çok daha yakın ve samimi olacağından ürken,
oyuna-yarışa-ilişkiye girdiğinde dışlanacağından, geride kalacağından ve hiç kazanamayacağından tedirgin olan,her girişimine hevesle başlayıp sonrasında içinde soğuma hisseden ve uzaklaşan…
bir çocuk var ya hani içinde….
Onun zorlandığı hangi durum varsa, farklı figüranların ve nesnelerin yer aldığı senaryoları tekrar tekrar yaşamaya devam ediyoruz hayatın içinde. Bu senaryolardaki çocukça hallerini ayıplıyor, suçluyor, öfkeleniyor, içine kapatıyor ve bir daha ona gün yüzü göstermeyip içine kilitliyorsan içindeki ANNE-BABA nın da ehlileştirilmesi yükünü hafifletir ancak.
Eğer bu çocuğa yardımcı olmak istersen:
1. Adım: Onu dünyana doğurmalısın. Kürtaj yapar gibi inkar etmemelisin içindeki çocuğu. Dünyanda ona yer açmalısın bi kere. Nefes almasına, ağlamasına, haykırmasına, sıkılmasına, uyuyup dinlenmesine… 9 ay boyunca mesela.
2. Adım: Onu beslemelisin. Ama kendi kafana göre değil. İçindeki çocuğun ihtiyacını anlamaya çalışarak. Şefkate, merhamete, sevilmeye, her yönüyle kabul edilmeye doyurmalısın. Aç karninı süte böyle doyurmalısın. 2 yıl boyunca mesela.
3. Adım: Sınırları gösterip onunla uzlaşmalısın. Her ihtiyacı her yerde gidermenin uygun olmadığını, meslek, partner, aile, akraba, kariyer, hayat, kültür… gibi değişkenlerin her birinin kurallarına uyarak o kurallar içinde özgürlüğü deneyimlemeyi öğretmelisin. Bıçakla oyun oynanmadığını deneyimlemelisin. 2 yıl mesela.
4. Adım: Hedefe yürürken kendini desteklemelisin. Bir amaç uğrunda mücadele ederken, rekabet ederken, bir sonuca doğru koşmaya çalışırken kendine yaslanarak, içindeki korkulara rağmen azmini kırmadan kendini ortaya koyduğunda gücü hissetmeyi deneyimlemelisin. Amacını, yapmak istediklerini, hedeflerini… kimsenin elinden alamayacağını, hayatın koşulları ile sahip olduğun olanakların gerçekliğinden kopmadan, ayakları yere sağlam basarak yürümeyi deneyimlemelisin. 3 yıl boyunca mesela.
Toplamda 7 yıl etti sanırım. 70 yaşında ne oluncağı bilinmez ama kendin olmak için 7’sine ulaşana kadar bile bu zoru badirelerle dolu aşamaları bir çocuğun yaşayıp tamamlaması elzemdir.
Bu aşamalarda kendine ve dünyaya güvensizlik, şüphe ve utanç, suçluluk… duyguları bırakmaz bir çocuğun peşini.
Bu duygularla tek başına da mücadele etmek her zaman mümkün olmayabilir. O yüzden bu aşamalardan geçerken destekleyici bir ‘önemli öteki’ kolaylaştırır bu süreci. Bu kişi aslında ANNE’dir. Ama içindeki anne destekleyici değilse partnerinden, patronundan/iş arkadaşından, komşundan, akrabandan… Annelik-babalik bekleyerek, duygu hissetmek için çabalamak zorunda kalır bu içindeki çocuk.