İnsan doğum öncesinden itibaren sürekli bir etkileşim halindedir. Anne karnında başlayan hayat serüveni, bebeklik dönemindeki ilk etkileşimler, ardından çocukluk dönemindeki çevre etkisi, ergenlik ve yetişkinlik derken hayat boyu devam eder. Bu etkileşimler her zaman sağlıklı olmayabilir. Bazıları bizim kaldırabileceğimiz optimum seviyenin üzerine çıktığında, o artık bize zarar veren bizi olumsuz etkileyen bir travmaya dönüşmüş olabilir. Bu yüzmeyi öğrenmek gibidir. Bazıları yüzmeyi öğrenirken, bir başkası tarafından suya attığında, suda mücadele ederek öğrenebildiği görülürken, bazıları da suya atıldığında o suyla mücadele edemeyerek sudan korkmaya başlayabilir. Bunlar, hazır bulunuşluğumuz, donanımlarımız, içinde bulunduğumuz duygusal durumların etkisine göre değişir.
Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan yaşantı olarak tanımlanan travma genel bir kavramdır. Travmatik olay kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Gündelik hayatta yaşanan bir durum, bazı kişiler için çok ağır, atlatılması zor bir travmaya dönüşebilirken bazı kişiler için hayatında hiçbir etkisi olmayan, çok basit bir durum olarak da değerlendirilebilir. Örneğin; kişinin sevmiş olduğu bir hayvanı kaybetmesi o kişinin kurmuş olduğu bağ ile ilgili olduğu için onun hayatında çok ağır bir etkiye, bir yas sürecine sebep olabilirken, sürekli hayvanların arasında büyüyen bir kişinin bir hayvanını kaybetmesi , onun dünyasında hayatın bir parçası olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla travma kişilere, durumlara göre değişiklik gösterebilmektedir.
Yaşanılan olayın bizi etkileme derecesinde önemli olan faktörlerden bir tanesi de ebeveynlerimizle kurduğumuz ilişkiler, ebeveynlerimiz tarafından duygularımızın nasıl öğretildiği ve hayatta karşımıza çıkan durumlarla baş etme şeklimize göre değişiklik gösterecektir. Dolayısıyla travmaların oluşmasında bazen kişinin birçok şeyden habersiz olduğu, hatta tanımlayamadığı durumların içinde olduğu bebeklik dönemi de oldukça önemlidir. Travmalarda asıl önemli olan yaşanılan duruma yüklenen anlamın yanında, yaşanılan durumun içerisinde var olan duyguların etkisidir.
Travmatik bir olayın gerçekleşmesi, tıpkı sıcak bir ütünün bedenimize temas etmesi gibidir. Çok kısa bir anda, çok şiddetli bir şekilde, hem bedenimizde, hem de ruhumuzda kalıcı bir iz bırakır. Bedenimizde bir yanık, ruhumuzda korku, tedirginlik, endişe gibi duygularla baş etmekte zorlanan zihnimizde, hayatımızın geri kalan kısmında benzer duygu durum yaşamama, benzer bir travma ortamından korunmak adına tedbir alma süreci başlayacaktır. Bu da bir taraftan bizi korurken diğer taraftan hayatımızda gerçekten travmatik olmayan durumlarda da tıpkı travma yaşarmışçasına tepki vermemize sebep olacaktır.
Yaşanılan bir olumsuz olayın bizim üzerimizdeki etkileri travmatik bir noktaya ulaştığında hayatımızın geri kalan kısmında o olay içerisindeki var olan uyarıcıların tamamında zihnimiz istemsiz bir şekilde bizi korumak adına tedbir almaya çalışacaktır. O ortamdaki ses, renk, koku, bir bakış, bir mimik, bir eşya, bir davranış, bir söz gibi veya yaşanılan bir duygu ortaya çıktığında sanki aynı travmatik olay yaşanırmışçasına zihnimiz bizi korumaya çalışmaya devam edecektir. Bu da bazen gereksiz yere ortaya çıkan bir korumaya sebep olacağı için gündelik hayatımızdaki işlevselliğimizi bozabilir. Bunun yanında bu koruma şekli aslında birçok zaman bize zarar verebilmektedir. Bu obsesyonlar da hayat kalitesini düşürecek, işlevselliğimizi olumsuz etkileyecektir.
İlkokula giderken sınıfta, arkadaşlarımızın önünde öğretmenimizin bize göstermiş olduğu olumsuz bir tepkiden sonra yaşadığımız o kötü duygunun etkisini belki de yetişkinlik hayatımızda sosyal fobi olarak yaşamaya devam etmemiz gibi, bebeklik döneminde bağ kurduğumuz, önemli ötekiler dediğimiz ebeveynlerimizin kendilerince bizleri geliştirmek için uygulamış olduğu bir yöntem, bizim kaldırabileceğimizden daha ağır bir durumu oluşturur ise hayatımız boyunca yenilikler veya benzer durumlardan kaçınmak zorunda hissederiz.
Hayatımızda yaşadığımız birçok olumsuz travmatik durumun farkında bile olmadan hayatımızı yaşamaya devam ettiğimiz anlar vardır. Bu anlar bazen bilinçdışımızın bastırmasıyla, bazen de farklı alanlara kanalize olarak o duygu durumundan uzaklaşmasıyla hayatımızda odak noktası olmaktan çıkabilir. Dolayısıyla travma farkında olduğumuz veya olmadığımız ama bir şekilde bilinçdışımızın her daim takip edip yaşadığı bir süreç haline dönmektedir. Birçok insan için travmatik durumun yeniden hatırlanması, yaşanması veya tedavi için bir sürece başlamakta zorlanır. Ancak gelişen Psikoloji bu travmatik yaşantıların tedavisinde daha kolay ve yenilikçi yöntemler ortaya çıkarmıştır. Bazen çok zor gibi görünen bir olumsuz yaşantı kısa süre içerisinde çözümlenebilir. Kurtköy de Umutterapi merkezimizde bulunan uzman psikolog kadromuzdan destek alarak hayatınızı kolaylaştırabilirsiniz.